3 Eylül 2010 Cuma

HPV -Cinsel Bölgede siğil-


Hastalığın etkeni human papilloma virüsüdür.Virüs erkeklerde penis üzerine,kadınlarda vajinaya,dış genital organlara ve servikse (rahim ağzı)yerleşir.

BULAŞMA YOLLARI

-Doğrudan temas
-Cinsel ilişki
-Doğum esnasında anneden bebeğe

CİNSEL BÖLGEDE- HPV- SİĞİL BELİRTİLERİ

İlk olarak derinin üzerinde kabarık,ağrısız bir sivilce şeklinde ortaya çıkar.

Bu kabarcıklar,uzun yıllar boyunca kalıcı olabilir ve zaman içinde karnabahar görünümünü alabilirler.

Dış cinsel organlarda ortaya çıkan siğiller bulaşıcılık açısından aktiftir ve estetik görünüm açısından da rahatsız edicidir.Vajina içine ve rahimağzına yerleşen virüs,rahim ağzı(cervix cea) kanseri açısından büyük önem taşır.Rahim boynu kanserlerinin %95'inin bu virüs ile ilişkili olduğu belirtilmektedir.

TEDAVİ

Dondurma veya yakma denilen işlemler ile kabarcıklar ortadan kaldırılsa bile tekrarlama olasılığı vardır.

Günümüzde hastalığın tekrarlamasını engellemek için düşük dozda kemoterapi de uygulanabilmektedir.

KORUNMA

Kesinlikle prezevatifle güvenli seks.

Tek eşlilik.

HPV aşısı.Yeni bir aşıdır ve en güvenli ve etkin tek yöntemdir.Genç kızlarda ergenlik yaşından itibaren uygulanması aktif cinsel yaşama başladıklarında % 100 korunma için önemlidir.

Ergenlerde eğitim ve ömür boyu sağlıklı yaşam için düzenli birşekilde jinekolog kontrolüne yönlendirilmeleri önemlidir.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

TRİKOMONAS HASTALIĞI ( Trikomoniyaz )Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar

Hastalığın etkeni'' Trichomonas vaginalis''adlı parazittir.Kadında ve erkekte iki cinste de hastalık yapabilir.Kadında,vajina ve idrar yoluna yerleşir ve sıklıkla belirtili bir hastalık tablosuna yol açar.Erkekte ise idrar yolunun yanı sıra,prostat ve mesaneyi de etkileyebilir,ancak seyrek olarak belirtilere yol açar.Bu nedenle erkekerde saptanması,kadınlarda olduğundan daha güçtür.Hastalığın belirtileri genellikle etkenle karşılaştıktan 4-20 gün sonra ortaya çıkar.

BULAŞMA YOLLARI

Cinsel ilişki

KADINLARDAKİ BELİRTİLER

Bol miktarda,yeşilimsi sarı,köpüklü,kötü kokulu,bazen kanlı akıntı.

Dış cinsel organlarda tahriş ve duyarlılık,kaşıntı,deride kızarıklık ve enfeksiyon.

Cinsel ilişki sırasında ağrı.

İdrar yaparken ağrı ya da sık idrar çıkma.

Karın ağrısı.

ERKEKLERDEKİ BELİRTİLER

Genellikle hiç bir belirti vermez.

Bazen idrar yolundan köpüklü ya da enfekte akıntı,idrar yaparken ağrı ve sık idrar yapma isteği olabilir.Hastaların ifadelerine göre bu belirtiler sabah erken saatlerde ortaya çıkmaktadır.

TEDAVİ

Tek doz verilecek antibiyotikler,kadınların çoğunda iyileşme sağlar,ancak eşlerinin de eş zamanlı olarak tedavi edilmesi gerekir.Erkaklerde 7 gün tedavi uygulanır.Erkekler,hastalık belirtisiz bile olsa mutlaka tedavi görmelidir.

20 Ağustos 2010 Cuma

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ve Korunma


NASIL BULAŞIR?

Bu hastalıkların en önemli bulaşma yolu,bu hastalıklara sebep olacak mikropları taşıyan kişilerle,güvenli yapılmayan cinsel yakınlaşmadır.Bu yakınlaşmanın her çeşidi(vajinal,anal ve oral)bu hastalıkların bulaşmasında az ya da çok rol oynar.Bu hastalıklar,anneden bebeğe doğum öncesinde(anne karnında),doğum sırasında (annenin doğum kanalından geçerken) ve doğumdan sonra da bulaşabilir.Bazı hastalıklar yaraların olduğu bölgeye temas etme (doğrudan temas) yoluyla da bulaşabilir.Kan ve organ aktarımları ve benzer şekilde,hasta kişinin kanı veya vücut sıvıları ile kirlenmiş kesici-delici aletler(tırnak makası,traş bıçağı,dövme aletleri,akupunktur iğneleri,diş tedavisinde ve cerrahi girişimlerde kullanılan aletler,piercing delicileri,ortak kullanılan enjektörler vd.) ile yaralanma da,bu hastalıklardan bazıları için diğer bulaşma yolları arasında sayılabilir.

NEDEN CİDDİYE ALINMALIDIR?

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar gelişmekte olan ülkelerde,erişkinlerin sağlık kuruluşlarına başvurma sebepleri arasında 5.sırayı almaktadır.Doğurganlık yaşına gelmiş kadınlarda ise hastalık,ölüm ve sağlığın kaybı nedenleri arsında 2. sırada görülmektedir.Cinsel yolla bulaşan hastalıklar gelişmiş ülkelerde de,gelişmekte olan ülkelerde de görülmekte olup,gelişmekte olan ülkelerde daha ciddi boyutlarda olduğu gözlemlenmiştir.En duyarlı yaş gurubunu gençlerin oluşturması HIV (edinilmiş bağışıklık eksikliği sendromu) gibi hastalıkların salgın halinde büyümesini hızlandırabilecek faktörler arasındadır.

KORUNMA YOLLARI

Prezervatif(kondom,kılıf,kaput)kullanmak,cinsel etkinlik gösteren kişilerin korunmasında halen en etkili yöntemdir.Doğru kullanılması halinde koruyuculuğu % 100 e yakındır.Erkek ve kadın anatomisine uygun farklı kondomlar mevcuttur ve ülkemizde AÇS (Ana Çocuk Sağlığı) merkezlerinde ücretsiz olarak dağıtılmaktadır.

Kesici ve delici aletlerin ortak kullanılmasından kaçınılmalı,mutlaka kullanılacaksa,uygun şekilde temizlenmesine özen gösterilmelidir.Bu amaç için en yaygın madde bir kaç damla hipoklorittir yani çamaşır suyu solüsyonu.

HIV bulaşma riskinin yüksek olduğu anal cinsel ilişkilerden kaçınılmalı,eğer tercih edilecekse de prezervatif(kondom vd.)kesinlikle kullanılmalıdır.Prezervatiflerin raf ömrü ve saklama koşullarına,ilişki esnasında yırtılıp yırtılmadığına özellikle dikkat edilmelidir.

Hastalık tespit edilen kişiler kesinlikle bir uzman tarafından tedavi altına alınmalıdır.

Çok eşli yaşamı tercih edenler,eş sayılarını kısıtlamaya özen göstermelidir.Hastalık riski eş sayısı arttıkça yükselir.

Hastalık belirtisi gösteren kişilerle cinsel ilişkiye girmekten kaçınılmalı,bu kişiler tıbbi yardım almaları konusunda teşvik edilmelidir.

Hastalık saptanan kişiler,eşlerini mutlaka bu durumdan haberdar etmelidir.Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda çiftler birlikte tedavi edilir aksi takdirde kısır döngü şeklinde enfeksiyon karşılıklı olarak sürekli tekrarlar.

Tedavi görenler,tedavi bitinceye dek dek cinsel ilişkiden kaçınmalıdır.Tercih ederlerse de prezevatif zorunlu olmalıdır.

Ara ara Proflaktik (koruyucu)tedavi kullanılabilir.Enfeksiyon riski düşünülen korumasız seks sonrası gibi....

2 Haziran 2010 Çarşamba

TIRNAK-Organlarımız Nasıl Etkileniyor?

Vücudun normal işleyişini bozan bazı rahatsızlıkların belirti verdiği bir vücut bölümü de tırnaklardır.Öyle ki;ruhsal krizler ve operasyonların(aradan beş aydan fazla bir süre geçmemek şartıyla) tırnaklarda kendini belli eden uyarı işaretleri oluşturduğu kabul edilmiştir.

TIRNAKLARIN KIRILMASI

Troid bezlerinin görevlerini gerektiği şekilde yapmaması veya protein eksikliği tırnakların kırılmasına sebep olabilir.

TIRNAKLARIN RENGİ BEYAZLAŞIRSA

Tırnakların rengi birden beyazlaşırsa bu beyazlık böbrek veya karaciğer rahatsızlıklarından ileri gelebilir.

ENİNE YARIKLAR

Çok belirgin yarık şeklindeki çizgiler bağırsak enfeksiyonuna ve ağır enfeksiyonlara işaret eder.

SAAT CAMI ŞEKLİNDE TIRNAKLAR(dışa doğru bombeli tırnaklar)

Çoğu zaman kalp ve dolaşım rahatsızlıklarından veya akciğerlerdeki bir hastalıktan ileri gelir.

KAŞIK ŞEKLİNDEKi TIRNAKLAR (İçe Doğru Bükülmüş Tırnaklar)

Mide-bağırsk rahatsızlıklarına,kansızlığa veya demir eksiklkiğine işaret eder.

EL TIRNAKLARI

Kırılan,rengi değişen veya çizgiler meydana gelen el tırnakları vücutta bir şeylerin yolunda gitmediğinin kesin işaretidir.Kırılan tırnaklar troid bezinde bir bozukluk olduğuna veya vücutta mineral protein eksikliğine işaret ederler.Tırnakların birden sararmasının nedeni sedef hastalığı başlangıcı olabilir.
Tırnaktaki uzunlamasına çizgiler pankreasta,eklemlerde veya ince bağırsakta iltihap olabileceğini gösterir.Enlemesine çizgiler ruhsal sıkıntının veya bağırsak enfeksiyonunun işareti olabilir.

Çocuklarda Yabancı Cisim aspirasyonu

Yabancı cisim aspirasyonu sıklıkla 1-2 yaş arasında görülür.Olguların % 85 i üç yaşın altındadır.Bu yaş dönemindeki çocuklar,objeleri merak etme ve çevrelerini keşfetme isteği nedeniyle risk gurubunu oluşturur.Çocuklar besinleri,küçük objeleri ya da sıvıları aspire edebilir.Yabancı cismin solunum sisteminde yerleştiği bölgede ödem ve enflamasyon oluşur.Buna bağlı olarak solunum güçlüğü,atelaktezi ya da anfizem gelişebilir.
Aspire edilen petrol türevleri şiddetli pnömoniye,mide içeriğinin aspire edilmesi,solunum yolunda ve alveollerde toksik etkilere yol açar.Patlamış mısır,çekirdekler,küçük sebze parçaları,fındık vs. küçük çocuklar için özellikle tehlikelidir.Bu maddeler hem kolaylıkla aspire edilir hem de sekresyonla ıslandıkları zaman şişerek hacimleri büyür,nefes almayı imkansız hale getirebilirler.Oyuncakların ayrılabilen küçük parçaları,iğneler,madeni paralar ve düğmeler sıklıkla aspire edilen maddelerdir.

İLKYARDIM

Çocuk baş aşağı çevrilir ve iki skapula arasına (kürek kemiği arası) 4-5 kez vurulur.Basıncın artması ile aspire edilen cisim,bulunduğu yerden gevşeyerek çıkabilir.
Eğer cisim çıkmazsa çocuğun arkasına geçerek sternumun altına(göğüs kemiğinin bitip karnın başaldığı nokta) iki elle 6-10 kez basınç uygulanır.
Bu işlemlerden sonra çocuğun ağzı açılır ve eğer yabancı cisim görülebiliyorsa çocuk tekrar baş aşağı çevrilir ve iki skapula arasına 4-5 kez vurulur.
Yabancı cisim bu şekilde çıkarılamamışsa hızlı bir şekilde acil servise gidilmeli ve profosyonel yardım alınmalıdır.Yabancı cisim çıkarılmış olsa dahi, tamamının çıkarıldığından emin olmak ve gelişebilecek enfeksiyon riskine karşı çocuk, doktor kontrolünden geçirilmelidir.Akciğer grafisi çektirilmeli ve ateş takibi yapılmalıdır.

KORUNMA

Çocuğun yaşam alanından olası tehlikeler,örneğin;küçük ve parçalara ayrılabilen oyuncaklar,misket,çengelli iğne vb kaldırılmalıdır.

Çocuklara oyuncak alırken kutu üzerindeki yaş sınırlamaları dikkate alınmalı.Çocuğun yaşına ve zeka düzeyine uygun oyuncaklar seçilmelidir.

Küçük çocuklara patlamış mısır,çekirdek,fındık vb. küçük boyutlu,kolayca akciğere kaçabilecek yiyecekler verilmemelidir.

28 Mayıs 2010 Cuma

Alzheimer Hastalığından Şüphelendirecek 10 belirti

Kendinizde ya da bir yakınınızda bu belirtilerde birkaçı varsa alarm durumuna geçmekte fayda var.Öncelikle kendi aile hekiminize gitmeli ve onun yönlendirmesine göre bir norolog ya da psikiyatriste yönlendirilmelisiniz.Bazen nörolojik ve psikiyatrik bulgular çok kolay birbiri ile karıştırılabilmektedir.Doğru teşhis için doğru hekime gitmek öncelikli olmalıdır.

1:Günlük yaşam işlevlerini engelleyecek düzeyde bellek kaybı.

2:Günlük yaşam işlevlerini yerine getirmede zorluk çekme.

3:Basit kelimeleri bulmada güçlük çekme

4:Zaman ve mekanları karıştırma.

5:Yargıya varmada ve karar vermede güçlük çekme.

6:Pratik düşünme becerisinde güçlük çekme.

7:Sık kullanılan eşyaları yanlış yere koyma.

8:Ruh hali ve davranışlarda değişiklik gösterme.

9:Kişilik değişklikleri gösterme.

10:Alışılagelmiş işler ve sorumluluklarda kaçınma.

4 Mayıs 2010 Salı

Alzheimer Belirtileri Nelerdir?

Alzheimer hastalığı nadiren 65 yaş öncesinde ortaya çıkar.Başlangıcı genellikle oldukça sinsidir.İlerleyici bir hastalıktır.Hastalığın ilerleme hızı genellikle yavaştır.Ancak oldukça hızlı seyirli olgular da vardır.Temel problem ilerleyici hafıza(bellek) kaybıdır.Özellikle yakın bellek ve kısa süreli bellekte sorun vardır.Geçmiş zaman(hastalık öncesi) bellekleri oldukça iyidir.Hafif kişilik değişiklikleri,spontanitenin azalması(kendi kendine karar verip herhangi bir eylemde bulunma),apati durumu(Şaşkınlık hali,yer ve olaylara karşı uygun duygu durumu ve reaksiyonları gösterememe)sosyal izolasyon hastalığın erken dönemlerinde çıkmaktadır.Hastalık ilerledikçe düşünce ve hesaplama,okuma gibi yeteneklerde de problem ortaya çıkmaya başlar,günlük işleri organize etmeleri iyice zorlaşır.Bu dönemde ajitasyon(saldırganlık),irritabilite(huzursuzluk) gibi duygu durum problemleri yaşanmaya başlar.Hastalığın daha geç dönemlerinde ayları,yılları karıştırma,bulunduğu yeri bilememe gibi tablolar görülebilir.Hasta anlamlaı sözel ilişkiyi sürdürebilme kabiliyetinde değildir.İlişki kurma yeteneği yetersizdir.Değerlendirme ve yargılama sorunları yaşar.Çevre ve olaylarla ilgisiz ya da uyumsuz duygu durumu ve yüz ifadesi vardır.Konuşma kapasitesi ileri derecede kısıtlanabilir.Kelimeleri bulamaz,yanlış kelimeler kullanarak konuşur ya da konuşmaz.Daha ileri olgularda mesane ve rektum kontrolu yoktur,tamamen yatağa bağlı kalma durumu nadirdir.Hastalığın seyri sırasında pnömoni(zatürre)gibi komplikasyon hastalıkları ortaya çıkmaması için özel çaba harcanmalıdır.(hasta yatağa bağlı ise sık pozisyon değiştirme,akciğerlerde sekresyon birikmemesi vs.)Hastalığın kendisi tek başına ölüm sebebi değidir fakat pnömoni gibi hastalıklar yatağa bağlı olgularda ölüm sebebi olabilmektedir.

Alzheimer

Alzheimer hastalığı ileri yaşlarda başlayan,beyindeki bazı değişikliklerin sonucu ortaya çıkan,temel bulgusu giderek artan hafıza kaybı olan bir bunama(demans)hastalığı olarak tanımlanabilir.
Alzheimer,normal yaşlanmanın bir parçası değildir.İleri yaşlarda kaçınılmaz olarak ortaya çıkan bir durum olduğu şeklindeki yaygın düşünce yanlıştır.
Alzheimer hastalığı beyni,hafıza ile ilgili bölümlerinde belirgin olmak üzere yaygın olarak etkileyen bir hastalıktır.Temel bulgu hafıza kaybıdır.Ayrıca duygu,düşünce,davranış,konuşma,el becerisi vb. değişik derecelerde etkilenirler.Hastalık sinsi başlangıçlı ve yavaş seyirlidir.Entelektüel yeteneklerde azalma sürekli artarak devam eder.Hastalığın seyri bir hastadan,diğerine çok belirgin farklılıklar gösterir.Alzheimer hastalığı bir kural olmamakla birlikte ileri yaş hastalığıdır.50 yaşın altında çok nadirdir.Hastaların çoğu 65 yaşın üzerindedir ve uzayan insan ömrü göz önüne alınırsa her geçen yıl Dünya'daki Alzheimer hastası oranı toplam nüfusa göre artacaktır.
Alzheimer hastalığı bir ailenin birkaç kuşağında ve birden çok aile ferdinde ortaya çıkıyorsa ailesel alzheimer hastalığından bahsedilebilir.Ailesel alzheimer hastalığı çok nadirdir.
ALZHEİMER NEDRİ?
Hastalık nöron denen beyin hücrelerinin ölümü sonucu ortaya çıkar.Beyin hücrelerindeki ölüm,hastalık bulguları ortaya çıkmadan uzun yıllar önce başlar.Ortaya çıkan hücre yıkımı geri dönüşümsüzdür.Hücre yıkımının en belirgin olduğu beyin bölgeleri,hafıza,konuşma ve işitme merkezlerinin bulunduğu temporal bölge ve kısa süreli hafıza merkezi olan hipokampol bölgedir.Ayrıca düşünme,karar verme,kişilik,hareket gibi fonksiyonlardan sorumlu frontal bölge ve diğer beyin bölgelerinde de hücre kaybı ortaya çıkar.Hastalığın nedeni tam olarak anlaşılamamıştır.Alzheimer hastalığı için temel risk faktörü artan yaştır.Bazı araştırmacılar ailesel yatkınlığın da mümkün olduğunu söylemektedir.ailenin birçok kuşağında peşpeşe alzheimer görülmüşse doğal olarak ailesel yatkınlığın da mümkün olduğunu düşündürmektedir fakat ailesel alzheimere rastlanma oranı çok düşüktür.

22 Nisan 2010 Perşembe

İdeal Kilonuzu Nasıl Koruyabilirsiniz?

Sağlık açısından insan kilosunun önemi büyüktür.Sağlık yönünden yapılan tercih zayıflıktan yanadır.Şişmanlığın,hareketlilik,hastalıklar,uzun ömür ve seks gibi açılardan çağdaş yaşam tablosundaki yeri negatiftir.Bu nedenle sonradan zayıflamak için uğraşılacağına baştan kilo almamanın yollarını bilmek gerekir.

Aşağıda vereceğim bir takım kurallara uymanız ve onları yaşam felsefesi haline getirmeniz gereklidir.

1:Yemeklerinizi aynı saatte yemeye özen gösterin.Böylece kendi programını sizin bilincinizin dışında kuran organizmanız alışkanlık kazanacak ve belirlenmiş zamanlarda yemek yemeyi bekleme disiplini kuraracaktır.

2:Sabah kahvaltısı yapmayı ihmal etmeyin.Uzayan açlıklar yoğun isyanları ve tıkınmaları getirir.Bunu bilin.

3:Bir şey okurken ve televizyon seyrederken bir şey atıştırma huyundan vazgeçin.Böylece farkında olmadan kuruyemiş ve cips yığınlarını bitirmeyin.

4:Az yemek için en etkili yollardan biri de;yemeğe başlamadan önce bir bardak su içmektir.Böylece hem bol su almış hem de midede yemeğe az yer bırakmış olursunuz,tokluk hissedersiniz.

5:Yemeğinizi yavaş yiyin,iyice çiğneyin.yavaş yemek yemek iştahı keser.


6:Günlük yaşamınızın en azından 15 dakikasını spora ayırın.
7:Alışveriş yapmaya,hatta işe giderken mümkün olduğunca yürüyün ya da bisiklete binin.Böylece fazla kilonuzu kaybedersiniz.

8:Yemek yerken küçük tabaklar kullanın.Gözlerinizi aldatın..

9:Kızarmış yemekleri azaltmaya bakın hatta hiç yemeyin.İllede yemek istiyorum diyorsanız üzerlerine fırçayla çok az miktarda yağ sürüp fırın ızgarasında pişirin hem kızartma yeme keyfini çıkarın hem de lüzumsuz yağ ve kalori almamış olun.

10:Her yemekten sonra dişlerinizi fırçalayın.Böylece iki yemek arasında bir şey atıştırma alışkanlığı diş fırçalama tembelliğine yenilecektir.

11:Haftada yanlız bir kez tartılın.Ancak günün aynı saatinde, tercihen sabah aç karnına,giysisiz olarak.Unutmayın aç karnına her zaman daha düşük kilolu çıkarsınız.Bu sizi aldatmasın.Tok karına tartılmanızı istemiyorum çünkü;o saatlerde aldığınız gıdanın ve sıvının gramajı kilonuza yansıyacak ve hiç bir zaman da aynı miktarda gıda ve sıvı almıyoruz.Tok kiloyu baz alırsanız değişkenlik kazanacağı için günlük fiziksel aktivasyonunuzu ve beslenmenizi yanlış ayarlıyabilirsiniz.


12:Çok yemek yemenin bazı insanlarda, asıl kaynağı strestir.Stres kaynaklarını yok etmeye çalışın.

13:Yeryüzünde yemek yemekten başka zevklerde olduğunun farkına varın ve hedef
değiştirin..

21 Nisan 2010 Çarşamba

Biyolojik Yaşımı Nasıl Hesaplarım?

DENGENİZ NASIL?
Gözlerinizi sıkıca kapatarak sağ veya sol bacağınızın üstünde durun.Diğer bacağınızı da 10 santim yukarı kaldırın.Karşınızdaki kişi de bu şekilde ayakta durduğunuz süreyi ölçsün
Bu şekilde 30 veya daha uzun süre durabiliyorsanız 20 yaşında,süre 20 saniye ise 40 yaşında,15 saniye ise 50 yaşında ve 10 saniyeden az ise 50 yaşın üzerindeki bir insan gibisiniz.

TEPKİLERİNİZ NASIL?
Yanınızdaki arkadaşınız 50 santimlik bir cetveli baş tarafı aşağı gelmek üzere aşağı sarkıtıyor.Siz de elinizle 10 cm kadar aşağıda pusuda bekliyorsunuz ve arkadaşınız cetveli elinden bıraktığında bunu baş ve işaret parmağınızla hemen yakalamaya çalışıyorsunuz.
Cetveli 20 santimde tutarsanız biyolojik yaşınız 20'dir,25 santimde 30 yaş,35 santimde 40 yaş,45 santimde tutuyorsanız 60 yaşındasınız.

DERİ ESNEKLİĞİNİZ NASIL?
Baş ve işaret parmağınızla elinizin tersindeki deriyi beş saniye süreyle kuvvetli olarak sıkın,çimdikleyin.Kan çekildiği için burası beyaz renkte olacaktır.Şimdi derinizin ne kadar sürede eski haline geldiğini anlamanız için saatinize bakın.
Beş saniye sürerse 30 yaş,sekiz saniye sürerse 40 yaş,on saniye sürerse yaş,15 saniye sürerse 60 yaşındasınız denebilir.

HAREKET KABİLİYETİNİZ NE DURUMDA?
Dizlerinizi gererek ayakta durun,eğilin ve avuçlarınızla yere değmeye çalışın.Düzgün bir şekilde değiyorsa biyolojik yaşınız 20-30 arasıdır.Parmak uçlarınız yere değdiyse 40 yaş,avuç içleriniz sadece diz ve ayak bileği arasında bir mesafeye kadar gelebildiyse 50 yaş,ancak dizlerinize kadar geldiyse 60 yaşındasınız demektir.

Sağlık Yönünden Yaşlılık

İleri yaşlarda,protein falası kalsiyum eksikliğine yol açacaktır.Bu nedenle,vücuda alınan kalsiyum miktarına özellikle dikkat edilmelidir.Kasların güçlü olması için,bol bol yürüyüş yapmak da önemlidir.

DİNÇ KALMAK İÇİN KALSİYUM VE VİTAMİNLER
Yaşlılıkta özellikle C vitamini gereksinimi çok artar.Vücudun,hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı koymasını sağlayan bu vitamin dışında A ve E vitaminlerinin de yaşlılıkla mücadelede en çok yarar sağlayan vitaminler olduğunu unutmamalıdır.
Kalsiyum ise bu yaşlarda kemikler için olduğu kadar yüksek tansiyondan koruyucu olark da gereklidir.Çünkü,kalsiyum eksikliği,organizmada yüksek tansiyona yol açar.Bu nedenle günde 1200 mg. civarında kalsiyum alınmalıdır.Bu da aşağı yukarı yarım litre süt ya da iki kase yoğurt,ya da 150 gr. peynir demektir.

BAĞIRSAKLAR İÇİN LİFLİ BESİNLER
Yaşlılıkta, sindirim olayı çok önem kazanır.Lifli besinler,bağırsakların iyi çaşılmasına yardımcıdır.Bu nedenle,ıspanak,kabak,fasulye,portakal,elma,kepekli ekmek,erik,kavun türü besinlerin mutlaka sofrada bulundurulması gereklidir.Eğer çiğ olarak tüketilemiyorsa,komposto ya da çorba şeklinde almaya çalışılmalıdır.

BİYOLOJİK YAŞINIZI BİLİYOR MUSUNUZ?
Kavram olarak yaşlılık,genellikle itici ve olumsuz anlamları çağrıştırır.Genelde takvim yaşı ile hesaplanan ömür süresi belli yaşlara gelmiş tüm insanların aynı fiziksel durumda olduğunu düşündürür.Oysa insanların organlarının tek tek veya toplu olarak yıpranma süresi takvim yaşından bağımsız da hesaplanabilir.Bu durum o kişinin biyolojik yaşını oluşturur.İnsan vücudu ve organları doğum tarihine bağlı olarak yaşlanmadığından aynı yaşta olup da birbirlerinden farklı yaştaymış gibi görünenen insanlar vardır.İşte kişiler arasındaki bu fark biyolojik yaşın insanlara ve organlara göre farklılığından kaynaklaır.

Sağlıklı Yaşamanın İlkeleri

İnsanların yaşam süreleri bağlı oldukları toplumun yaş süresi ortalamasının içinde yer alır.Bazı toplumlarda bu ortalama yaşam süresi uzun,bazılarında daha kısadır.Bu süreyi belirleyen faktörleri o toplumun genel şartları oluşturur.Bu gün gelişmiş batı toplumlarında insanların ortalama yaşam süresi gelişmemiş toplumlara göre daha uzundur.Diğer yandan batı toplumları ölçüsünde gelişmemiş olmakla beraber bireylerin ortalama yaşam sürelerinin batı toplumlarından daha uzun olduğu bilnen bzı toplumlar da vardır.Mesela Kafkasların genelde uzun ömürlü insanlar olduğu bilinir.Bu gibi toplumların doğanın nimetlerine açık ve gelenek görenekler açısından isabetli alışkanlıklar edinmiş insanlardan oluştuğu da ayrı bir gerçektir.Görüldüğü gibi bir toplumda insanların ömürlerini genel toplum şartları belirlemektedir.tek tek bireyler ise sağlıklı yaşama şartlarına uyabildikleri ölçüde uzun ve sağlıklı yaşayabilirler.
Uzun ömürlü insanların yaşlılıklarında geçirecekleri yılların sayısı da fazla olacaktır.Bu açıdan ileri yaşlarda sağlıklı yaşamak için gençlikte özellikle beslanma biçimi ve kalitesine dikkat etmek gerekmektedir.

SAĞLIKLI VE UZUN YAŞAMAK İÇİN
AZ YEMEK:Bir diyet söz konusu değil.Bilim adamları'' az yemek'' derken düşük kalorili yiyecekleri tercih etmek gerektiğini vurguluyorlar.İlginçtir ki düşük kalorili yiyecekle tüketmenin,ömrü uzattığını çok uzun zamandır biliyoruz.Ayrıca yaş ilerledikçe porsiyonlar yarı yarıya azaltılmalıdır.Çünkü;tüketim de yarı yarıya azalmaktadır.Yaşlılar gençlere göre fiziksel aktivasyonlarında ve metobolizma enerji yakma hızlarında bir hayli yavaşlarlar,bu yüzden de vücutlarına giren yiyecekler kolayca yağa dönüşür.
SOĞUK İYİDİR:Soğukta bir çok şeyin iyi muhafaza edildiği bir gerçek.(Biz buzdolabına konmuş yiyecekler miyiz dediğinizi duyar gibiyim :))İnsan vücudunun da daha uzun süre muhafaza edilmesi için geçerlidir diyor bilim adamları.Yaptıkları araştırmalarda iklimi sıcak ülkelerde yaşam ortalamsının,soğuk iklimlerde yaşayanlardan daha düşük olduğunu ortaya koymulşar....
SPOR YAPMAK:''spor yapmak,daha uzun yaşamanın bir garantisi olarak görülebilir''diyor bilim adamları.Bir araştırmaya göre ,spor yaparak haftada 2000 kilokalori harcamanın insana 3 yıl gibi bir yaşam ömrü eklediği saptanmış fakat bu 2000 bin kaloriyi yakmak için de yaşam süresi olarak ömrümüzün 101 gününü de spor yapmak için kullanmış olduğumuzu saptamışlar..
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ:Bağışıklık sisteminin çeşitli yollardan güçlendirilmesinin de yaşlanmayı bir hayli geciktirdiğini,sağlıklı ve dinç bir hayat sürmemize yardım ettiğini belitmekte bilim adamları.

27 Şubat 2010 Cumartesi

YENİ DOĞAN VE EV HAYVANLARI

Bebeğiniz yeni doğdu ise,ev hayvanı satın almayın.Zaten mevcut ev hayvanınız var ise şunlara dikkat etmelisiniz.
Bebek doğmadan önce,bir veterinerin,hayvanı muayene etmesini sağlayın.Hayvanınızın gerekli aşıları olduğundan,düzenli bir biçimde parazitlerden temizlendiğinden ve pireli olmadığından emin olunuz.
kedi kumu kabını eldivenle temizleyin.

Bir köpeğiniz var ise bebeğinizin yüzünü yalamasına izin vermeyiniz.

Kediniz var ise,bebeğinizin beşik ve çocuk arabası için tül alın.Kedinin çocuğun yanına yatmamasına dikkat edin.

Ev hayvanınızın bebeğinizi kıskandığını hissediyorsanız,onları kesinlikle başbaşa bırakmayın.

YENİ DOĞANA KARŞI KARDEŞ KISKANÇLIĞI

Küçük bir çocuğunuz varsa, onu hamileliğiniz boyunca bebeğin gelişine hazırlamalısınız.Ne yazık ki ne kadar hazırlarsanız hazırlayın sevinçli ve şefkatli görünse bile,kıskanır.Benim evimdeki kedilerim, yazı yazarken bilgisayarımı bile kıskanıp klavyenin üzerine oturuyorlar ya da yemek yaparken mutfak paspasının üzerine yatıp mutlaka ayaklarıma sürünüyorlar. O yüzden çocukların kardeş kıskançlığı konusunda onlarla empati kurabiliyorum.Kıskanan çocuklar daha çocuksu davranır,çok şey ister,yapışkan ya da itici davranırsa hiç şaşırmayın,anlayış gösterin.Kıskançlık tüm canlıların doğasında var.Hele çocuklar Dünyanın merkezi olmaya bayılırlar.
Neler yapabileceğimize hep birlikte bir göz atalım.

Burada ilk anda çocuğu dengeleme olayı babaya düşmekte.Annenin hamileliği boyunca bir kardeşi olacağı ve çocuğun da ona abilik ya da ablalık yapacağı,anne baba kadar onun da yeni doğan kardeşi için sorumluluk ve yakınlık hissetmesi,sizin yaklaşımlarınız sayesinde sağlanmış olur.Doğum anında kardeşin de bebeği beklemesi ve anne baba ile birlikte onu ilk defa görme heyecanını yaşaması, sahiplenmesi açısından daha kolaydır diye düşünüyorum.Günümüzde yakın zamana kadar tıbbi otoriteler hep çocuğu, bebeği her şey olup bittikten sonra tanıştırmaya programlanmışlardı.Çocuk ne kadar hazır olursa olsun bir anda hastanede ya da evde anne babayı kucağında yeni bir kardeşle görmesi kıskançlık duygusunu arttıracaktır,fotoğraf karesi birdenbire değişmiştir.
Ziyaretçilerinizden bebeğin önünde çocuğunuzu sevmesini ve ilgi göstermesini isteyin.
Çocuğunuza onu sevdiğinize dair ek ilgi ve güven gösterin.
İsterse bebek için yardımcı olmasına izin verin.Ancak bunu olgunluk belirtisi değil de angarya olarak görüyorsa,onu zorlamayın.
Olgunluğunu çeşitli davranışlarla destekleyin,örneğin oyun grubuna girmek için kendisinin karar vermesine izin verin,öğle yemeği için seçim yaptırın,ne giyeceğine kendisi karar versin.
Bu arada kıskançlığın normal bir olgu olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

25 Şubat 2010 Perşembe

GEBELİKTE VÜCUTTA OLUŞAN FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER

GÖĞÜSLERDEKİ DEĞİŞİKLİKLER
Göğüslerdeki değişiklikler ,gebeliğin ilk günlerinde başlar ve 6.-8. haftalarda,göğüsleriniz farkedilir bir biçimde büyür.Meme uçlarınız,areola(meme uçları etrafındaki kahverengi deri halkaları)daha da koyulaşır ve yüzeye yakın damarlar büyür.Artmış progesteron göğüslerinizin dolgunlaşmasına sebep olur,gerginlikle birlikte bazen karıncalandığını hissedebilirsiniz.
12. ve 14. haftaya kadar göğüsleriniz kolostrum (doğumdan hemen sonra ilk birkaç gün bebeğinizi besleyecek,bağışık maddeler içeren süte benzer sıvı)üretmeye başlayabilir.
Göğüsleriniz büyürken,geniş askılı,ortopedik bir sutyen kullanın.süt salgılanması için de göğüs pedleri kullanın.

NEFES ALAMAMA
Bebeğiniz büyüyüp,daha çok yer kapladığında,nefessiz kalabilirsiniz.Çünkü;akciğerleriniz genişlemek için yer bulamaz.Bebeğinizin başı doğum kanalına yerleştiğinde daha iyi hissedersiniz.
Sorunu hafifletmek için,mümkün olduğunca dik oturun ya da dik durun ve yatakta destekli yatın.

DERİDEKİ DEĞİŞİKLİKLER
Değişen hormon seviyeleri,bazı deri değişikliklerine sebep olur.Bunlar,cilt yüzeyinde kahverengi,düz olmayan lekeleri(kloazma denilen)kapsar.Göğüslerde,göbekte ve baldırlarda ince çizgiler ve göbeğin üstünden aşağısına kadar dikey kahverengi çizgi,yüzde lekelenme biçiminde olabilir.Bu çizgi,kloazma işaretleri,güneşte daha da kötüleşir,ancak gebelikten sonra yok olur.Gergin işaretler gümişi bir cilt çatlağı halini alır ve hiç bir zaman kaybolmazlar.Birçok sağlık profesyoneli,kremlerle bunun önlenmesinin mümkün olmadığı konusunda hemfikirdirler,ancak derinizin üstüne iyi bir nemlendirici krem ya da yağı masaj yapar gibi sürmekten hoşlanabilirsiniz,genel cilt bakımınızı yapmış olursunuz.

KİLO ARTIŞI
Gebelik sırasında kadınların aldığı kilo miktarı değişiktir,ancak birçoğu yaklaşık 10-13.5 kg alır.Gebelik başlangıcından itibaren kilo almaya başlarsınız,ancak kiloların çoğu gebeliğin ikinci yarısından itibaren birikmeye başlar.Kilo kontrolü için doktorunuzun uygun gördüğü bir beslenme düzenini benimsemeli yada bir diyetisyenle işbirliği yapıp hamile diyet programı oluşturmalısınız.

GEBELİK VE HATIRLATMALAR

GEBE KALMAYA ÇALIŞIRKEN

Gebe kalmayı planlamadan önceki ilk üç ayda ve gebeliğin ilk 12 haftasında,her gün ek folik asit alın(en az 400 mikrogram/0,4 mg).

Kızamıkçık ve suçiçeğine bağışıklığınızın olup olmadığını denetleyin.

Genetik tarama ya da başka testlerin gerekip gerekmediği hakkında doktorunuzdan öneri isteyin.

Sigara içmeyi ve eğlence amaçlı ilaçları kesin ve alkol alımınızı azaltın.

GEBE KALDIĞINIZDA

Alkolden kaçının ya da alkol alımınızı ciddi şekilde kısıtlayın.

Sigara içmeyin ve sigara içilen mekanlardan uzak durun.

Röntgen çektirecekseniz, teknisyene hamile olduğunuzu mutlaka söyleyin.

Reçetesiz ilaç,vitamin ya da mineral katkısı,bitki tedavileri ya da doğal olmayan tatlandırıcı ve boyalar içeren bitki çayları almayın.

Bulaşıcı hastalığı olan insanlarla temastan kaçının.

Kimyasallar,kurşun boya ve başka toksik madde ile temastan kaçının;klor içeren temizleyicilerle amonyak içeren temizleyicileri karıştırmayın ve mümkünse hiç kullanmayın.

Kedi kumu temizlerken ya da bahçe işi yaparken eldiven kullanın.

Dengeli bir diyetle beslenin.Besinleri saklar ya da hazırlarken daha fazla özen gösterin.

Sebze ve meyveleri iyice yıkayın.Üzerinde tarım ilacı artığı riski olmayan organik gıdalar kullanmayı tercih edin.

Çiğ ya da az pişmiş yumurta yemekten kaçının.

Tavuk vb. kümes hayvanlarını tüketirken özel çiftlik ürünü olanları tercih edin.Çiftlik olmayanlarda koruyucu olarak antibiyotik kullanılmakta,kesimden 3 gün önce antibiyotikler normalde kesiliyor fakat riske etmemekte fayda var.

Sakatat yemekten kaçının.Deli dana ya da diğer paraziter hastalıklara karşı.

Küflü peynir yemeyin(rokfor vb.)

Kullanım süresi geçmiş besinleri yemeyin.

Şekerli,karbonatlı içecek ve kafein alımınızı azaltın.

Araba ile seyahat ederken doğru,tam uyan bir emniyet kemeri takın.

Kendinizi iyi hissetmiyorsanız,gebeliğiniz doğrulandıktan sonra kanama başlarsa,uzun süreli ya da ciddi gebelik hastalığı şikayetiniz varsa ya da herhangi bir şeyden endişelenirseniz doktorunuza danışın.

GEBELİK BELİRTİLERİ

Hamile olduğunuzu belirten birçok işaret ve belirti vardır.İlk olarak hepsini birden farkedemiyebilir ya da kendinizi farklı hissettiğiniz için hamile olduğunuzu düşünebilirsiniz.Kaçırılmış bir adet özellikle de adetleriniz genellikle düzenli ise en belirgin işarettir.
İHTİMALİ GEBELİK BELİRTİLERİ
Kokulara Duyarlılık:Sigara dumanı ya da bazı besinler gibi güçlü kokulara duyarlılığınız artmış olabilir.Bunlar kendinizi hasta hissetmenize sebep olabilir.

Göğüste Değişiklikler:Yüksek progesteron seviyesi göğüslerinizi ağır ve yumuşak hissetmenize sebep olabilir.Meme uçlarınız biraz koyulaşabilir.

Gecikmiş Adet

Sık İdrara Çıkma Gereksinimi:Bu,hormonlar nedeni ile vücutta artmış sıvıyla ve idrar artışı ile birlikte mesane kaslarının gevşemesinden dolayıdır.

Yorgunluk:Hızlı büyüyen plesanta ve ceninden dolayı yorgunluk hissi oluşur.

Tat Değişikliği:Hormon değişiklikleri bazı besinleri lezzetsiz yapabilir ya da ağızda metalik bir tat bırakabilir.Bazı besinleri yemeyi de çok isteyebilirsiniz.Halk tabiri ile aşerebilirsiniz.

Sabah Hastalığı:HCG hormonunun(gebelik Hormonu)yüksek seviyelere çıkması mide asidinin çoğalmasına ve kokulara duyarlılığın artmasına,mide bulantısı ve kusmaya neden olabilir.

Vajinal Akıntı Artışı:Bu,hormonal değişikliklerden kaynaklanır.

DIŞ GEBELİK ( Ektopik Gebelik)

Dış gebelik;zigot'un (döllenmiş yumurta)uterus kavitesinin (rahim içi) dışında bir yere implante olmasıdır(yerleşmesidir).
Dış gebelik genellikle yumurtalıklarda,karın içi boşlukta ve fallop tüplerinde (rahim ile yumurtalık arasındaki tüp geçit)görülür.
Fallop tüplerinde görülme sıklığı diğerlerine göre daha fazladır.Daha önce geçirilen enfeksiyonlar ve operasyonlar nedeni ile fallop tüplerinde yapışıklık olması,tüplerde doğuştan bozukluklar ya da kas spazmları döllenmiş yumurtanın rahim içine inerek yerleşmesine engel olur.
BELİRTİLER
Ereken gebelik belirtileri mevcuttur(adet görmeme,bulantı vb.)
Bulantı-kusma
Düzensiz damla şeklinde kanama
vajinal hassasiyet
Pelviste(kalça kemiği hizasında olan bölüm)kitle
Yüksek ateş
Omuz ağrısı;karın boşluğunda oluşan dış gebeliklerde rüptür(yırtılma)meydana gelmiş ise.
Rüptür oluşmuş ise buna bağlı olarak kanama,kanamaya bağlı olarak da kan değerlerinde ve basıncında düşme meydana gelir.
Fallop tüplerindeki gebeliklerde tüplerin aşırı gerilmesi ile rüptür oluşur.
Karın alt bölgesindeki tek taraflı ağrı.Rüptür esnasında şiddetli bir ağrı haline gelir.
belirtiler çoğunlukla apandisit ile karıştırılır.

DIŞ GEBELİKTE TEDAVİ
Dış gebeliklerde rüptür olma olasılığı yüksektir ve genellikle hastalar şiddetli ağrı ile rüptüre vaziyette hastaneye gelir.Kan kaybı ve diğer sağlık problemlerini kontrol altına almak ve hastayı acilen opere etmek çok önemlidir.Kan kaybı nedeni ile hastaya taze kan vermek gerekebilir.
Riüptür fallop tüplerinden birinde meydana gelmiş ise rüptür olan tüpün çıkarılması gerekir.Tüplerden birisi çıkarıldığı için kadın normal yoola hamile kalma yeteneğinin yarısın kaybeder.Psikolojik olarak destek olmalı ve doğurganlık yeteneğinin yarısını kaybetmenin tamamını kaybetmekle eşdeğer olmadığı anlatılmalıdır.Ayrıca günümüzde gelişen tüp bebek,mikroenjeksiyon gibi gelişmiş yöntemler sayesinde çok kolay bir şekilde hamile kalabileceği ifade edilebilir.

ASPİRİN ZEHİRLENMESİ

Aspirin zehirlenmesinin ilk belirtileri,kulak çınlaması ve şiddetli baş ağrısıdır.Bu durumda tedavinin hemen kesilmesi gerekir.Zehirlenmeler daha çok aspirine duyarlı kişilerde veya yüksek dozda alındığında meydana gelir.Aspirin zehirlenmesi ile birlikte karaciğer enzimlerinde bozukluk,böbrek yetmezliği ve solunum güçlüğü çekilir.hemen takip edilmediği takdirde,kişiyi komaya götürerek ölümlere yol açabilir.

ASPİRİN ALIRKEN.......

1:Aspirini tok karnına ve en az bir bardak su ile alınız.

2:Aspirin virütik enfeksiyonlu çocuklara,doktora danışmadan verilmez.Yapılan araştırmalar,çocuklarda aspirin kullanımı ile ''Reye sendromu''oluşumu arasında istatiksel olarak sıkı bir ilişki olduğunu göstermektedir.

3:Aspirini yüksek dozda uzun sürelerle kullanıyorsanız doktor kontrolüne sık sık gitmeniz gerekir.

4:Aspirinde sirke kokusu varsa bozuk demektir.Böyle tabletleri kullanmayınız ve atınız,ayrıca kullanma tarihi sona eren ilaçları da kullanmayıp atınız.

5:Aspirin çocuklardan kesinlikle uzak tutulmalıdır.Yüksek dozda aspirin çocuklarda çok tehlikeli zehirlenmelere sebep olur.

6:Aspirin kutularını ısı,nem ve doğrudan ışıktan uzak tutunuz.Bunar tabletlerin bozulmasına sebep olur.

7:Diabetli hastalar(şeker hastası)yüksek dozda(günde en az 8 tablet)aspirin kullanıyorsa idrarda şeker testi yanlış sonuç verir.(Günümüzde gelişen ilaç sektörü sayesinde yüksek dozda aspirin alımına genellikle ihtiyaç duyulmamaktadır çünkü;farklı etken madde içeren ilaçlar üretilmiştir)

8:Eğer bir ameliyat geçirecekseniz(diş müdahaleleri dahil)en az 5 gün önceden aspirin almayı kesiniz.aksi halde ameliyatta ya da sonrasında kanama problemi ile karşılaşabilirsiniz.

9:Aspirini alkol ile birlikte almayınız.Bu durumda kanama gibi mide problemi olasılığı daha fazladır.

10:Yüksek dozda aspirin,C vitaminin idrar ile atımını arttırmaktadır.Bu nedenle bazı doktorlar yüksek doz aspirin tedavisi sırasında ayrıca C vitamini verilmesini önerirler.

11:Astımlı hastalarda aspirin bronşlarda aşırı duyarlılığa neden olarak krize yol açabileceğinden bu konuda doktorunuza danışınız.

12:peptik ülseriniz var ise ülseriniz ağırlaşabilir,mide kanama riski de aspirin ile artar.

13:Gebelerin son 3.trimesterde (son 3 ay)aspirin kullanmaları tavsiye edilmez.Gebeler doğumdan birkaç gün önce aspirin almışlar ise doğum ve doğum sonu kanamaları artabilir.

14:Aynı şekilde bebek emziren annelerin aspirin kullanmaları genellikle önerilmez.süte geçen aspirin bebeğin midesine hidroliz olarak bağırsaktan absorbe olabilir.Yükek dozda ise bebekte asidoz gelişebilir.

23 Şubat 2010 Salı

Vücudumuzun da Eşref Saati Var

ORGANLARIN ÇALIŞMASINA GÖRE İYİ SAATLER

Vücudumuzda her organ günün her saatinde aynı verimlilikle çalışmaz.Organların gün boyunca iyi çalıştıkları saatlerin bilinmesi ve ona göre davranılması vücut sağlığını olumlu etkileyen etmenlerin başında gelir.Halk dilinde bu biyolojik olgu eşref saat olarak nitelendirilir.
Eşref saat,bir şeylerin iyi yapılabilmesi için vücut işleyişinin uygun olduğu saatlerdir.Bünyenin farklı olaylara göre biyolojik ritmini ayarlaması yani o olaya konsantre olması saatlere göre değişir.Bu yüzden her şeyi yapmanın ayrı bir saati vardır.Eşref saat olgusunu organların işleyeşine göre günün saatlerini ele alarak anlatabileceğimiz gibi,bir de faaliyet çeşitleri için uygun olan saatleri inceleyerek anlatabiliriz.
Organların Çalışmasına Göre İyi Saatler

Sabah:6.00:Bu saatte uykuda olsanız bile vücudunuz uyanıktır.Hormon salgılaması harekete geçer.Yataktan kalkmanız gerekiyorsa birden değil yavaş yavaş kalkmalısınız.

Sabah:7.00:Bu ve bundan sonra gelen iki saatte kalp atışları hızlanır,vücut ısısı yükselir,stres olsun veya olmasın stres hormonları üretilir.Aynı zamanda testestoron ve östrojen harekete geçer,seks için uygun bir saattir.
Kalp damar ve yüksek tansiyon problemi olanlar için bu saat riskli bir saattir.

Sabah:8.00:Sigara içenler ve kolestrolü sürekli yüksek olanlar için bu saat enfarktüs ve felç için riski olan bir saattir.

Sabah:9.00:Kalp damar hastaları için riskli saat.
İnsanın özümleyici düşünce yeteneği bu saatte artar.

Sabah:10.00:Beynin kavrama,anlama,bölümleri çok dinç ve canlıdır.Öğrenme ve sorunları kolaylıkla çözme saati.Dikkat ve bilinç düzeyi yüksektir.Kollar bu saatte çok güçlüdür

Sabah:11.00:Vücudun yağ yakma potansiyeli maksimum düzeydedir.

Öğle:12.00:Mola zamanı duygusudur çünkü;mideniz hararetli bir şekilde asit üretmeye başlar öğle yemeği için en uygun zamandır.

Öğle:13.00:Sindirim saatidir.Gastrit asit miktarı en yüksek seviyeye ulaşır.

Saat 13.00- 15.00 arası:Uyku saati.Öğle yemeğini yiyin ya da yemeyin,bu saatlerde kendinizi yorgun hissedersiniz.10 dakika süreyle hiç bir şey düşünmeyin ve gözleriniziz kapatarak rahatlayın.Bu ufak hileyle verimlilik yeteneğiniz iki,üç kat artmış olur.
Öğle:14.00:Vücudun elektostatik yüklenmesi özellikle bu saatte azdır.Saç iyi şekil alır.
Öğle:15.00:Yine bir hareketlilik başlar,zekanız açılır,öğleden önceki süratli tempoya karşın bu saatte sabır isteyen işler için zindeleşirsiniz.

Saat 15-16 Arası:Öğrenme devresi.Bu saatlerde zihin açıklığı en üst düzeydedir.Bellek sabah 9'da olduğundan % 10 daha iyi çalışır.Ellerimizi de en iyi bu saat dilimi arasında kullanırız.

Akşam 16.00:Adale kuvveti,hareketliliği,dolaşım aktivitesi çok fazladır bu saatte ve vücut hareket ister.
Aynı zamanda ruh halinin kötü olduğu saatlerdir.Saat 16'ya doğru moral bozukluğu doruk noktasındadır.saat 17'den sonra moral yavaş yavaş düzelmeye başlar.

Saat 16-17 arası:Kavga saatleri çelişkilerin üstesinden gelmek için en uygun saatlerdir.
Akciğer kapasitesi ve çalışması bu saatlerde en üst seviyededir.

Akşam:17.00:El hünerleri bu saat en üst düzeydedir.Kelimeleri kullanma becerisi de öyle.Otoriteleri,komşuları veye tanıdıkları fikrinize ortak etmek,onları buna inandırmak istiyorsanız bu saatte yapın.
Bu saatler maket yapmak için de elverişlidir,tabii ki bilgisayar vs.. de bu saatte daha verimli kullanılabilir.

Saat 18.00:Tat alma ve koku duyusu üst seviyededir,akşam yemeği için uygun saat fakat bu saatlerde metabolizma yavaşlar yediğiniz yemekler kolayca yağa dönüşebilir hafif yemekte fayda var.

Akşam 19.00:Cilt toleransı yüksektir SPA ve cilt bakılmı için en uydun zamandır.

Gece 2o.oo:Refleksler zayıflar,yanlızlık duygusu artar,dinlenme zamanıdır.

Gece 21.00:Beyin uyku hormonu salgılamaya başlar.Vücut ısısı ve metabolizmanın hareketlilik oranı düşer,bu saatlerde yenen yiyecekler hazmedilmeden midede kalır.Yanlızlığa tahammül bu saatlerde zordur.

Gece 22.00:Bağışıklık sistemi maksimum düzeyde çalışır.

Gece 23.00:Hayal kurma saati.İnsanın aklına yaratıcı düşünceler gelir fakat fikirler havada uçuştuğu için uygulamaya konması zordur.

Gece 23-01 arası:Dahilik saatleridir.Gece geç yatanlar için yaratıcılık ortalamanın üstündedir.

Gece 24.00:Depresyon saati.Sabaha kadar tepki süresi iyice yavaşlar,hassasiyet azalır,verimlilikte azalır.Bu saatte uyanık kalan insan korkularla ve depresyonla karşı karşıya kalır.En iyi çare uyumaktır.

Gece 01:Doğumlar genellikle gece yarısı ile sabah 4 arasında olur.

Gece 02-03-04:Hata ve kaza yapma saati.Gece çalışanların en çok hata yaptıkları saatler.Görme yeteneği azalır.

Gece 04.00-05.00:Trafik kazalarının en çok olduğu saatler.Sabaha karşı 04 ile 05 arası tansiyonun en düşük olduğu saatler.

FAALİYET ÇEŞİTLERİNE UYGUN SAATLER AÇISINDAN EŞREF SAAT

TIKA BASA KARIN DOYURMAK İÇİN
En iyi Zaman:Vücudun,yiyecekleri yağa dönüştürmesi olasılığının en az olduğu sabah saatleri.
En Kötü Zaman:Metabolizmanın yavaşladığı gecenin geç saatleri.

İÇKİ İÇMEK İÇİN
En İyi Zaman:Akşamın erken saatleri.Alkol size daha sert gelebilir,ama fazla etkilemez.
En Kötü Zaman:Saat sabahın 2.00'siyle 6.00'sı arasında,alkolün zihinsel faaliyetleri en fazla etkilediği dönem.

JİMNASTİK YAPMAK İÇİN
En İyi Zaman:Vücudun dayanma gücünün en yüksek olduğu ikindi saatleri.
En Kötü Zaman:Vücut ısısının en düşük olduğu sabahın erken saatleri

DİŞ HEKİMİNE GÖRÜNMEK İ,ÇİN
En iyi Zaman:Ağrıyı hissetme duyusununen zayıf olduğu öğle saatleri.
En Kötü Zaman:Ağrıya karşı duyarlılığın en yüksek olduğu akşam saatleri.

HESAP YAPMAK İÇİN
En İyi Zaman:Matemetik yeteneğinin en yüksek olduğu sabahın geç saatleri 10-11 arası(öğleye doğru).
En Kötü Zaman:Öğleden sonra 15.00 ile 18.00 arası.


KAYNAK:INTERNATIONAL MEDICAL PUBLISHING

11 Şubat 2010 Perşembe

Cinsel İşlev Bozukluğu II

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUĞU OLUP OLMADIĞI NASIL ANLAŞILIR?
Cinsel işlev bozukluğu,ancak yapılan muayene ve testlerle teşhis edilebilir.Bu yüzden,bu alanda uzmanlaşmış sağlık ekibine başvurarak problemi anlatmak ve tedavi arayışına girmek en doğrusudur.Teşhis ve tedaviyi etkilememek için sorun açıkça anlatılmalı ve hiç bir bilgi saklanmamalıdır.Hastadan edinilen bilgiler ve fizik muayene ile teşhis konabilse de
bazı testler yapılması gerekebilir..
TEDAVİ
GENEL iLKELER
1:Cinsel baskıların azaltılması ve eşler arası iletişimin arttırılması.

2:Cinsel davranış yelpazesinin geliştirilmesi(çeşitli cinsel yakınlaşma biçimlerinin denemesi).
CİNSEL BİRLEŞME YASAĞI
Tedavinin başında uğrayacakları hayal kırıklıkları ilerlemelerini olumsuz etkileyebileceğinden ve ayrıca çiftlerin cinsel güvenlerinin gelişimi için basamakları bir yol izleyerek zaman tanınması amacı ile belli bir aşamaya gelen kadar eşlere ilişki yasaklanır.
Gevşeme egzersizleri.
Hayal kurma egzersizleri
HORMON VE İLAÇ TEDAVİSİ
1:Östrojen Replasman Tedavisi
Eksilen östrojeni(dişilik hormonu)dışarıdan tamamlanır
2:testestoron
Özellikle testesteron seviyesi düşük kadınlarda kullanılabilir.
3:Prostoglandin El
Damar genişletici etkisi ile klitoris ve vajinada kan dolaşımını arttıracağı düşünülmekte.
4:Alprostadil
Kan dolaşımını,vajinal ıslaklığı ve uyarılmayı arrttırmaktadır.Krem formları üzerinde klinik çalışmalar sürmektedir.
5:Fentolamin
Düz kas gevşemesini sağladığı ve buna bağlı olarak klitoral sertleşme,vajinal genişleme ve ıslaklığı arttırdığı düşünülmektedir.
6:Sildenafil
Erkek cinsel işlevleri üzerindeki etkisi fark edildikten sonra bu alanda oldukça popüler olan sildenafil halen yoğun olarak kullanılmaktadır.
KLİTORAL VAKUM CİHAZI
Cinsel organlardaki kan dolaşımının yetersizliğine bağlı cinsel işlev bozukluğunu tedavi etmek amacıyla tasarlanan klitoral vakum cihazı,klitoristeki kan dolaşımını ve düz kas oranını arttırmada yarar sağlar.
PSİKOLOJİK DANIŞMA
Cinsel işlec bozukluğu yaşayan hastalar ve partnerlarında çeşitli psiko-sozyal sorunlar da görülebilir.Bu psiko-sosyal sorunlar cinsel işlev bozukluğunda kimi zaman sebep,kimi zamn da sonuç olarak karşımıza çıkar.Cinsel yaşamdaki aksaklıklar çiftler arasında sürtüşmelere ve ilişkilerin bozulmasına yol açabilir.Cinsel işlev bozukluğuyla başvuran çiftlerde psikolojik ve sosyal sorgulama sonucunda psikoterapi ve cinsel terapi uygulanması gerekebilir.Psikolojik danışma ve terapi desteği,problemin tanımlanmsı ve çözümünde yardımcı olmasının yanısıra,hastaya ve partnere sorunla baş edebilmesinde katkı sağlaması açısından önemlidir.
CİNSEL TERAPİ
Cinsel terapi,bazı insanların cinsel sorunlarını ve bunların temelinde yatan kişisel deneyleri anlamalarını ve bu şeklide bu insanların kendi kendilerine yardımcı olmalarını sağlar.

8 Şubat 2010 Pazartesi

Kadınlarda Cinsel Fonksiyon Bozuklukları

Kadın seksüel fonksiyon bozukluğu biyolojik ve psikososyal problemleri içeren çok yönlü bir sorundur.Yapılan istatiksel çalışmalarda erkeklerde cinsel fonksiyon bozukluğu görülme sıklığı %31 iken,kadınlarda % 43 olarak saptanmıştır.Yine aynı çalışmaya göre evli kadınlarda daha çok sorun görüldüğü saptanmıştır.Eğitim düzeyi ile de sorun yaşama oranının doğru arantılı olduğu bildirilmiştir.düşük sosyo ekeonomik düzey de cinsel fonksiyonları olumsuz yönde etkilemektedir.Tecavüz,cinsel taciz gibi travmatik bir cinsel olay yaşıyan kadınlarda uyarılma sorunları ortaya çıkmakta ve bu gibi olayların cinsel fonksiyonlar üzerine uzun yıllar süren olumsuz etkileri olabilmektedir.
CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUKLARIN SINIFLANDIRILMASI
CİNSEL İSTEK (ARZU) BOZUKLUĞU
1:Azalmış Cinsel İstek:Sevamlı veya tekrarlayan dönemlerde cinsel fantezilerin veya düşüncelerin ve/veya cinsel aktiviteye karşı ilginin azalmasıdır.Eclilikte oluşan sorunlar,katı dini inaçlar,cinsel kimlik sorunları,cinsel fobiler,gebelik veya cinsel yolla bulaşan hastalık korkusu,depresyon yaşla veya çekicilikle ilgili endişeler,eşin cinsel beceri eksikliği gibi nedenlere bağlı olabileceği gibi çeşitli hormon yetmezliklerinde de oluşabilir.
2:Cinsel İğrenme(Tiksinti)Devamlı veye tekrarlayan dönemlerde bir cinsel eş ile genital ilişki kurmaktan aşırı tiksinti duyma ve bundan tümüyle kaçınma olarak tanımlanır.Nedenleri çeşitli cinsel travmalar ve korkular,katı dini inançlar,eşin cinsel ilişki sırasındaki tutumlarına yönelik rahatsızlıklar olabilir.
CİNSEL UYARILMA BOZUKLUĞU
Devamlı veya tekrarlayan dönemlerde seksüel heyacanlanmanın oluşmaması veya sürdürülmemesi durumudur.
CİNSEL AĞRI BOZUKLUKLARI
1:Ağrılı Cinsel İlişki:Cinsel ilişkiye bağlı devamlı veya tekrarlayan dönemlerde ağrı olmasıdır.Vaginal enfeksiyon,yaşa bağlı vaginal hücre kaybı(menopoz döneminde hormon kaybına bağlı olarak vajina elastikiyetini kaybeder) gibi nedenlerle olabileceği gibi psikolojik faktörlerle de gelişebilir.Vajinusmusun hafif formu olarak düşünülebilir.
2:Vajinusmus:Penisin vajene girmesiyle ilişkili olarak vajinanın dış 1/3'lük kaslarının istemsiz olarak kasılmasının devamlı veya tekrarlayan aralıklarla olması ile kişinin duyduğu strestir.Vajinusmuslu kadınlar genelde çocuksu özellikler gösteren,korkuları nedeni ile kırılgan,kızgınlığını dışa vuramayan,cinsel açıdan tecrübesiz kadınlardır.Eşleri ,nazik,kibar ve pasiftir.Nedenleri arasında;baskıcı otoriter baba,zayıf güçsüz anne,cinsel şiddet,yanlış bilgi ve inanışlar,gebelik korkusu sayılabilir.
KADINDA SEKSÜEL FONKSİYON BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ
1:Damarsal Nedenler:Vajinayı besleyen kan damarlarında oluşabilecek damar tıkanıklıklarında seksüel fonksiyon kaybı oluşabilir.İleri yaş,menopozda östrojen(kadınlık hormonu)seviyesinin düşmesi,sigara,şeker hastalığı,kalça kırıkları gibi nedenler damarsal problemler oluşturarak seksüel fonksiyon bozukluğuna yol açabilir.
2:Sinirsel nedenler:Omurga yaralanmaları kadında vajinayı uyaran sinirlerde harabiyete yol açarak fonksiyon bozukluğu yaratabilir.
3:Hormonal Nedenler:çeşitli sinir sistemi hastalıkları sonucu hormon yapımının azalması,yumurtalıkların ameliyatla alınması,hormon üretimini bozan ilaç kullanımı,menopoz,çeşitli doğum kontrol hapları seksüel fonksiyon bozukluğu yaratabilir.Östrojen azalmasına bağlı olarak en çok cinsel istek azlığı ve vajinada kuruluk görülebilir.
4:İlaçlar:herhangi başka hastalıklar nedeni ile kullanılan bazı ilaçlar yan etki olarak seksüel fonksiyon bozukluğu saptanabilir.(Tansiyon ilaçları,antideprasan ilaçlar,kemoterapi ilaçları, vs..)


TAKİP EDEN KONU:CİNSEL İŞLEV BOZUKLUĞU OLUP OLMADIĞI NASIL ANLAŞILIR?

5 Ocak 2010 Salı

Horlama

Horlama uyku sırasında solunumun kısa süreli kesilmesi ile oluşan bir rahatsızlık durumudur.Solunumun kısa aralıklarla kesilmesinin vücuda birçok olumsuz etkisi vardır.Horlama esnasında bir yandan kandaki oksijen miktarı azalırken öte yandan akciğer basıncı artar ve kalp ritminde değişimler başgösterir.Bu arada uyku düzeni bozulur ve giderek uykudan uyanmalar ortaya çıkar.Baş ağrıları ve uykusuzluk belirtileri de rahatsızlık haline gelen horlamanın sonuçları olabilir.Özellikle genç yaşlarda ortaya çıkan horlama,yüksek tansiyonu,kalp rahatsızlıklarını ve ve kalp krizini de bereberinde getirebilir.
Bazen bebeklerin de horladığını görürüz, bunun sebebi bebeğin damağını henüz kullanmayı öğrenmemiş olmasıdır.
Horlama tedavisi nedene yöneliktir.Şişmanlık nedeni ile ortaya çıkıyorsa zayıflamak bir tedavi yoludur.Burun rahatsızlığı(deviasyon gibi) nedeni ile oluşuyorsa cerrahi uygulama iyi bir sonuç verebilir.Diğer bir çare de hava kompresöründen oluşan plastik bir maskenin uyku süresince buruu kapsayacak şekilde takılmasıdır.